Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı‘nda 38 ülkenin katılımıyla jeotermal enerjinin küresel payını artırmak amacıyla Küresel Jeotermal İttifakı kuruldu. Türkiye’nin de içinde yer aldığı İttifak Ortaklarında Uluslararası Jeotermal Birliği de bulunuyor.
Gelecek nesiller için daha temiz ve güvenli bir kaynak olan jeotermal enerjiden üretilen elektrik enerjisinin 2030 yılına kadar şu anki seviyesinden yüzde (%) 500 oranında arttırılması yönünde Küresel Jeotermal Birliği 38 ülke temsilcisi tarafından alınan karara imza atıldı.
Paris’te düzenlenen konferansın tüm dünya için bir adım olduğunu dile getiren Uluslararası Jeotermal Enerji Birliği Başkanı ve MB Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Balat; “Tüm dünyada 90 ülkede tespit edilmiş jeotermal kaynak olmasına karşı bu ülkelerden sadece 24’ü jeotermal elektrik üretimi yapıyor. Bu da tahmini küresel jeotermal enerji potansiyelinin %6’sı kadarına denk geliyor. Jeotermal enerjiyi geliştirmek için her türlü destek ve ortaklığa yeşil ışık yaktığımızı duyurmak isteriz.” diye konuştu.
“Jeotermal Enerji için Gerekirse Tüm Dünyayı Dolaşabiliriz”
Balat sözlerine şu şekilde devam etti:
“Ülkemizde jeotermal arama çalışmaları 1960 yılların başında hareket kazandı. Devlet eliyle Kızıldere Jeotermal Sahası’nda 1984 yılında yapılan klasik buhar türbini uygulaması ile jeotermal enerjiden elektrik üretimi gerçekleştirildi.
Bu uygulamaya müteakip, özel sektör tarafından gerçekleştirilen ve ülkemizin ilk özel sektör jeotermal elektrik santrali tesisi olan 8,5 MWe kurulu gücündeki DORA-1 JES 2006 yılında işletmeye alındı. 11,5 MWe kurulu gücündeki DORA-2 santralini ise 2008’de, ardından 34 MWe gücündeki DORA-3 Ünite-1 ve DORA-3 Ünite-2’yi 2014’te kullanıma açtık. 17 MWe kurulu gücü olacak DORA-4’ü de 2016 itibariyle devreye almayı planlıyoruz. Şu anda MB Holding’in toplam kurulu jeotermal elektrik gücü 54 MWe kapasitesine ulaşmış durumda.
Çıktığımız bu zorlu yolda birçok engelle karşılaştık. Biz DORA-1 santrali için Gaziantep’teki iplik fabrikamızın enerjisini karşılamayı hedefleyerek elektrik üretme yetkisi aldık. Akabinde DORA-1’i açarken serbest elektrik üretim yasası çıktı. Biz de böylece ürettiğimiz elektriği TEİAŞ’a satma şansını elde ettik. Daha önce Türkiye’de bir örneği olmadığı için her aşamasını kendi bilgi ve tecrübemizle gerçekleştirdiğimiz DORA-1 Santrali, Türkiye’nin jeotermaldeki ufkunu açmış oldu.”
Jeotermal enerji sayesinde iklim değişikliği etkilerinin azaltılabileceğini dile getiren Muharrem Balat; “Jeotermal enerji de, elektrik enerjisi üretimi yanında, ısı enerjisinden faydalanılması, entegre kullanım özelliği, kaynağın emisyon azaltım değerini kat be kat arttırmaktadır. Paris’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Toplantısında jeotermal kaynaklar ile ilgili alınan karara bakıldığında, görüyoruz ki bu uygulama zaten son 15-20 yılda devlet politikası haline gelmiş.
Ülkemizdeki jeotermal potansiyelinin kullanımının artması ile son iki yılda jeotermal enerjiden elektrik üretimi kurulu gücü %300 mertebesinde artmış. Bugün için 615 MWe JES kurulu gücüne ulaşıldı. Ülkemizin jeotermal enerjisini geliştirme potansiyelinin bulunduğunun altını çizmek istiyorum. Geleceğimizi düşünüyorsak bu kaynaklarımızı gün yüzüne çıkarmalı, işbirliği yanında, jeotermal enerji kaynaklarına verilen teşvik ve desteklerin arttırılmasını sağlamalıyız. Hedeflerimiz tuttuğunda ise Türkiye, jeotermal enerji üretiminde dünyada 3. sıraya yerleşecek.
Bu da gittiğimiz yolun ne kadar doğru bir yol olduğunu bizlere gösteriyor. 10 yıl önce bu alana hizmet ve yatırım yapma kararı alırken sarf ettiğimiz cümleler ve koyduğumuz hedefler bugün Paris Konferansında uluslararası hedefler haline geldi. Yeni hedefimiz dünya üzerinde yeşil bir iz bırakabilmek, yeni nesillere temiz bir gelecek kurabilmektir. Bu hedefi gerçekleştirmek için gerekirse dünyanın her yanını dolaşabilir, santral kurabilir ya da jeotermal enerji için insanları teşvik edebiliriz.” şeklinde konuştu.
Paydaşlarımızı Destekleyeceğiz
Paris’te düzenlenen bildirinin önemine değinen ve jeotermal enerjinin önünde ki engelleri birlik ve beraberlikle aşacaklarını belirten Uluslararası Jeotermal Enerji Birliği Başkanı Balat; “Bu konuda yapılabilecek en akıllı adımlardan biri birlik beraberliktir. Paydaşlar arasında ki tecrübe işbirliği ve sağlıklı koordinasyon jeotermal enerjinin kalkınmasının önünde ki engelleri kaldıracaktır.
Birlikten güç doğar ilkesiyle çıkılan bu yolda Uluslararası Jeotermal Enerji Birliği olarak Küresel Jeotermal İttifakına destek verip, tüm dünyada, bu çevreye dost, temiz ve yenilenebilir enerji kaynağının kullanımı arttıracağız. Bu kapsamda farklı paydaşların sunduğu farklı avantajların en iyi şekilde tamamlanması için arama, sondaj, yatırım ve işletme risklerinin azaltılmasını sağlayarak, jeotermal politikalarında, mevzuatlarında, teknolojilerinde ve finansman alanlarında paydaşları destekleyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Jeotermalde ki yatırımlarından sonra sık sık kendisine başka enerji kaynaklarına da yatırım yapıp yapmayacağını sorduklarını söyleyen Balat; “Jeotermal açılmamış gonca bir gül. Amacımız ilk önce böylesine kıymetli bir kaynağı geliştirmek ve değerlendirmek. Jeotermal enerjiyi dikkatli kullanırsak yenilenebilirlik vasfını asla kaybetmez, solup gitmez. Size ve ülkenize sadık kalır. O yüzden diğer kaynaklara el atmak yerine jeotermali geliştirmede yardımcı olmayı istiyorum.” diyerek sözlerine son verdi.